10 Eylül 2009 Perşembe

BÜYÜCÜ

John Fowles’un Büyücüsü’ne tatile çıkmadan 1 hafta önce başlamış ve ilk 100 sayfasını okumuştum ve hem aynı anda birden fazla kitabı okumayı pek sevmediğim için hem de dilini rahat bulduğum için tatilde de bu kitaba devam etmeye karar verdim ama o zaman henüz bu kitabı okumanın bu kadar çileli olacağını bilmiyordum. Kitap tatilde bulduğum her fırsatta elimdeydi. Deniz kıyısında güneşlenirken, akşam balkonda güneşin batışını izlerken, gece yatmadan önce yatakta… Kitapla o kadar çok boğuştum ki kendimi sanki aylardır bu kitabı okuyormuş gibi hissettim. Her ne kadar Kaş’tan görünen Meis adasının manzarası ve yaz sıcakları kitabı okumak için çok doğru bir atmosfer yaratmış olsa da kitabın tatilde şezlongta uzanırken okunacak bir kitap olduğunu söylemek çok zor. Hem 600 küsür sayfalık kalınlığıyla hem de kitaptaki olayların insanın üzerinde yarattığı etkisiyle okuyucuya oldukça zorlu bir okuma maratonu sunuyor. Ben resmen kitapla boğuştuğumu söyleyebilirim. Kitabın dili rahatlığıyla kolaylık sağlıyorsa da, olay örgüsü maalesef insanın kafasının fazlasıyla karıştırıyor. Tam kendinizi düzlüğü çıkmış ve bazı şeyleri anladığınızı hissettiğini noktada sizi yine ters köşeye yatırarak o ana kadar yaptığınız tüm ezberi bozuyor. Kitabı Shakespeare’in Fırtına’sını okuduktan sonra okumak daha iyi bir fikir olabilir. Ben Fırtına’yı daha önce okumadığım için, bazı yerleri bağlayamadığımı düşündüm ya da belki kitap gerçekten de yazarının düşündüğü gibi tam olarak tamamlanamamıştır…
John Fowles bu kitabı 1950’de yazmaya başlamış ve ancak 15 yıl sonra yayınlayabilmiş. Bu arada çok kereler kitaba geri dönmüş bazı yerlerini değiştirmiş, bazı ekleme ve çıkarmalar yapmış. Bu eklemeler ve çıkarmaların ve 15 yıla yayılmış yazım sürecinin kitabın içinde hissedildiğini söyleyebilirim. Kitap gerçekten okuyucuyu sahip olduğumuz yargılar, hayat hakkında bildiğimizi sandıklarımız ve elde ettiğimizi düşündüğümüz özgürlüğümüz konusunda çokça düşünmeye sevkediyor. Kitabın en az kitaptaki karakter Nicholas Urfe için olduğu kadar okuyucu için de ciddi bir psikolojik deneyim olduğunu söyleyebiliriz.

Hiç yorum yok: